Blog Yazıları

BEDEN: Bir Kullanıcı Kılavuzu - 1. Bölüm / Bir İnsan Yapmak

Bill Bryson

BEDEN: Bir Kullanıcı Kılavuzu - 1. Bölüm / Bir İnsan Yapmak

Uzun yıllar önce, Amerika’da ortaokul öğrencisi olduğum sıralarda bir biyoloji öğretmeninin, insan vücudunu oluşturan bütün kimyasalların bir hırdavatçıdan 5 dolara falan satın alınabileceğini söylediğini hatırlıyorum. Tam tutarı hatırlamıyorum. 2,97 dolar da olabilir, 13,50 de ama 1960’ların parasıyla bile kesinlikle çok azdı ve benim gibi çelimsiz, sivilceli bir yaratığın neredeyse bedavaya üretilebileceği düşüncesine şaşakaldığımı hatırlıyorum. İnsanı öylesine tevazua iten bir aydınlanma anıydı ki bunca yıl aklımda kaldı. Soru şu: Bu bilgi doğru muydu? Değerimiz gerçekten de bu kadar düşük mü? Birçok uzman (“Cuma akşamları birlikte takılacak kız ya da erkek arkadaşları olmayan fen bilimleri öğrencileri” diye de okunabilir) farklı zamanlarda, çoğunlukla...

Daha fazla oku →


Bağışıklık Biliminin Başladığı Yerde Sezgiler Biter

Bağışıklık Biliminin Başladığı Yerde Sezgiler Biter

Yayınevi notu: Türkiye yayıncısı olmaktan gurur duyduğumuz Mikrobiyota - Yaşama Büyüleyici Bir Bakış (orj. I Contain Multitudes) kitabının yazarı Ed Yong, geçtiğimiz altı ay boyunca The Atlantic dergisi için COVID-19 ekseninde araştırma yazıları kaleme aldı. Bunların arasında özellikle biri, geçtiğimiz ay çıkan ve pandeminin ilk gününden bu yana sıkça sorgulanan "bağışıklık sistemi-Covid19" ilişkisini ele alan araştırma yazısı oldukça büyük bir ilgi gördü. Biz de bu yazı dil engeline takılmasın istedik. Mikrobiyota'yı da dilimize kazandırmış Şiirsel Taş'ın çevirisini üstlendiği makaleyi altta beğeninize sunuyoruz.  Yazıyı özgün dilinde okumak isterseniz: https://www.theatlantic.com/health/archive/2020/08/covid-19-immunity-is-the-pandemics-central-mystery/614956/ Bağışıklık Biliminin Başladığı Yerde Sezgiler Biter Ki bu çok kötü çünkü bağışıklık sisteminin koronavirüse nasıl tepki verdiğini anlamamız...

Daha fazla oku →


Küçük İnsanlardan Büyük Sorular

Küçük İnsanlardan Büyük Sorular

Şaşırtıcı, değil mi? Kendinizi gıdıklamayı ne kadar denerseniz deneyin, ayak tabanlarınızı ve koltukaltınızı bile gıdıklamaya çalışsanız, başaramazsınız. 

Bunun nedenini anlamak için beyninizin nasıl çalıştığını bilmeniz gerek. Beynin başlıca görevlerinden biri, sonraki adımda ne olacağını tahmin etmektir. Siz hayatınızı yaşarken, merdivenlerden inerken ya da kahvaltınızı yaparken, beyninizin çeşitli bölümleri az sonra neler olacağını kestirmeye çalışır.

Bisiklete binmeyi nasıl öğrendiğinizi hatırlıyor musunuz? Başlangıçta, gidonu sabit tutarken pedal çevirmek yoğun bir dikkat gerektirmişti. Ama bir süre sonra bisiklete binmek sizin için çocuk oyuncağı haline geldi. Şimdi bisikleti sürmek için yaptığınız hareketlerin farkında bile değilsiniz. Beyniniz, yaşadığınız deneyimlerden, neyi beklemesi gerektiğini biliyor; böylece vücudunuz bisikleti otomatik olarak kullanabiliyor. Beyniniz, yapmanız gereken bütün hareketleri öngörebiliyor.

Daha fazla oku →


Gen

Gen

Bu kitap bilim tarihindeki en güçlü ve tehlikeli fikirlerden birinin doğuşu, gelişimi, etkileri ve geleceğiyle ilgili. Kalıtımın ve canlılardaki tüm biyolojik bilginin temel birimi olan “gen”le ilgili.

 

Daha fazla oku →


Hangi Doğru – Nereden Baktığınız Gerçekliği Nasıl Şekillendiriyor, Doğru Bizi Nasıl Yanıltıyor?

Hangi Doğru – Nereden Baktığınız Gerçekliği Nasıl Şekillendiriyor, Doğru Bizi Nasıl Yanıltıyor?

Vejetaryenler ve çölyak hastaları için kinoanın keşfi bir tür mucizeydi. Magnezyumu ve demiri yüksek, başka herhangi bir tahıldan çok daha fazla protein barındıran, vücudumuzun kendi kendine üretemediği temel amino asitlerin tümünü içeren glütensiz bir tohum çıkmıştı ortaya. NASA kinoanın dünya üzerindeki en dengeli beslenme kaynaklarından biri olduğunu ve astronotlar için ideal görüldüğünü ilan etti. Yotam Ottolenghi 2007’de bu ürünü “Kinoanın harika bir tadı, damağı tatmin eden, ‘elastiki’ bir yapısı var ve en sağlıklı besinlerden biri” sözleriyle övdü. And Dağları’nda yetişen kinoanın Batılı tüketicileri etkileyen bir hikâyesi vardı: İnkalar bu tohumu o kadar önemsemişlerdi ki tohumun kutsal ve “diğer bütün tohumların anası” olduğunu söylemişlerdi. İmparatorları, mevsimin ilk tohumlarını altından yapılmış aletlerle ekerdi. Bu “süper besin”in varlığı Birleşmiş Milletler tarafından bile onurlandırıldı ve 2013 “Uluslararası Kinoa Yılı” ilan edildi.

Daha fazla oku →